29 Eylül 2017 Cuma

'28 EYLÜL GECESİ'

Yine o kadın ve adam. Umursamaz adam bu sefer. Kadın hala onun özlemini yaşarken adam başkalarıyla birlikte olabilecek kadar mutlu ve rahat.
Yine soğuk bir gece, kadın eskisinden de fazla üşüyor bu akşam. Bir sebepten arıyor adamı, adam keyif keyif takılıyor belli bir saat sonra kadın kapıda beklemeye başlıyor adamı. Adam koşa koşa geliyor işim var diye. Kadının yüreği burkuluyor, madem öyle benim zaten önemim yok derken adamın 'sert' ve 'soğuk' sözleriyle içeriye giriyor. Adam biriyle birlikte olma hazırlığı yapıyor belli ki yanına bir şeyler alıyor. Kadın yıkılıyor, içinden bin parça kopuyor sanki kalbine bir şeyler saplanıyor. Adam kadının yüzüne bile bakmıyor, işini de halletmiyor zaten 'evinde yap' diyor. Çıkıyorlar o evden. Adam başka birinin kollarına, kadınsa yoluna bu kez. Adam eve bırakayım diyor. Kadın o eve girerse boğulur, ölür. Bunu dile getiriyor, gözlerine bakıyor adamın tek damla yaş yok. Eliyle kendi kalbine bastırıp 'Benim buram acıyor' diyor kadın gözyaşlarıyla. Adam sadece bakıyor. 'Bırakayım' diyor yine. Kadın gitmekte ısrarcı, adamsa kadını umursamayacak kadar aceleci. Yine o buz gibi soğuk ve duygudan arınmış ses tonuyla 'dikkat et' diyor. Sanki umrundaymış gibi. Kadını yine gecenin karanlığına uğurluyor. Bulduğu sakin bir kaldırama oturup saatlerce ağlıyor kadın. Gelen geçen onun haline bakıp yardım etmek için yanaşıyor. Hatta bir çift onu evine götürmekte ısrar ediyor. Yabancı birileri onu önemsiyor, sevdiği adam değil. Bakıyor ki o çok mutlu, videolar paylaşıyor. İçindeki acı azalacakmış gibi kollarını sımsıkı kavuşturuyor kadın. Arıyor adamı çünkü artık son, dayanamıyor. Arkada son ses hareketli müzik, sesi bolca keyif barındırıyor adamın. O gece sanki hiç tanımamış, sevmemiş gibi kadını tek başına bırakacak kadar, üstüne keyiflenecek kadar mutlu adam. Kadın iyice bitiyor, son umudu da tükeniyor. O oysa belki gelir diye beklemişti o kaldırımda saatlerce, ağlaya ağlaya. Kalkıyor kadın evinin yolunu tutuyor, kasvetli eve giriyor. Canının hiç bir önemi yok artık, çok acıyor bu acı dinmeli. Bir şeyler yapıyor bu acı dinsin diye, geçmiyor. Yatağa yatıyor, suratı alev alıyor, üşüyor, titriyor kadın. Adam belki 1 belki 2 defa arayıp gezmesine devam ediyor. Merak dahi etmiyor o kadar. Saatler geçiyor adam eğlencesine, gezmesine devam ediyor. Birlikte gidelim diye konuştukları yerlere başkalarıyla gidiyor. Kadın evde yalnız, acı çekiyor. Sonrası ise kadın için boşluk. Hastanede artık, acısı diner belki diye 'sakinleştirici' istiyor, yalvarıyor. Koluna bir sürü iğne girip çıkıyor, filmler çekiliyor, saatler geçiyor. Çıplak tenine değen o kablolar, derisini içine çeken ufak balonumsu şeyler, iğneler... Hiç biri adam kadar canını yakmıyor. Sessizce bekliyor kadın her şeyin bitmesini. Adamı kontrol etmeden duramıyor, adam ise hala geziyor. Yaptıkları ağrı kesiciyle biraz daha gevşiyor kadın fakat kalbindeki acı yine de geçmiyor. Artarak devam ediyor. Gözlerini biraz kapatıyor uyumak ne mümkün. 3 saati geçik kalıyor acilde. Sonra yine o ev. Hiç uykusu yok kadının, saatlerdir de tek bir lokma koymamış ağzına. Adam orda burda yemek yerken, kadın hiç bir şey yiyemiyor. İçi almıyor artık. 1 kez aramış onu adam. Sadece 1 kez. Yatağına dönüyor kadın yine bir şey yemeden. Yatıyor yatağa öylece, saatlerdir ayaktaydı. Yine de uyuyamıyor bir türlü. Belki gelir diye hala düşünüyor, ne salak! Gelmeyecek. Böyle bir şeyin sebebi olup onu en kötü anında tek başına bırakmış, sadece 1 kez aramış sonra umursamamış onu adam. Merak edip gelmemiş bile. Yatakta döne döne uyuyor en sonunda. Onu bu hale getiren adam başka bir şehirde keyfine keyif katarken. Kuş cıvıltılarıyla açıyor gözünü kadın, içindeki acı hala gitmemiş. Kolları da acıyor fakat problem değil artık. İçinde daha kötü bir acı hakim. Adam yok hatta hala geziyor. Kadın bu kez anlıyor. Artık kadın içinde adam yok. En kötü zamanında yanında olmayan birine ihtiyacı olmamalı, ağlaya ağlaya gömecek onu içine. Adam tek bir gözyaşı bile dökmezken, kadının düştüğü şu haller... Kimseye de güvenmeyecek artık, onu mu seviyormuş? Hayır. Hiç bir erkeği almayacak hayatına. Kadına bu yakışır. Ertesi gün soluğu başkalarının kollarında almak asıl zavallı olmak, ilgi beklemek, yalnızlığa dayanamamak. O kötü gece de kadın hepsine karşı savaş verdi. Bu kadın artık yalnızlığına sığınacak, yalnızlığı ona dost olacak. Aynen karakterine yakıştığı gibi. Çizgisine döndü kadın, hiç sapmamak şartıyla ilk adımını attı. Acı içinde olan ilk adım. Orda burda dağıtmayacak kadın, başkalarıyla avunmayacak çünkü o göründüğünden de güçlü.
Herkes vaşattığını bir gün yaşar mı? Orası meçhul. Belki yaşar, yaşamalı da.
Ve aşk hiç olmadığı kadar uzak bu kadına artık. Güvenmek ise imkansız bir eylem.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

https://www.youtube.com/watch?v=q19UZSj28fU

https://www.youtube.com/watch?v=5SXMGpMDMVg

https://www.youtube.com/watch?v=yWFscS08UQU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

'ELALEM NE DER?'

Eminim sizin de annenizin, babanızın, akrabalarınızın sizin çok heveslendiğiniz bir şey için, sizi engellediği zamanlar olmuştur. Çünkü '...