8 Haziran 2017 Perşembe

'HAYATIMDAKİ YOL'

Ne hakkında yazacağımı bilmeden başlıyorum bu yazıya. Devam ettikçe kelimeler beynimden akıp  gidicek onu biliyorum. Hatta şimdiden 3. cümledeyim. Çok fazla düşünüyorum son zamanlarda, fazlasıyla da kararsızım. Aslında bu yaşıma kadar hep öyleydim ve sanırım bu huyumdan vazgeçemiycem hiç. Keşke bitse, kafam biraz olsun boşalsa. Metrelerce uzanan sahilde otursam, dalgaların sesine kulak versem, gözlerimi huzurla kapayıp denizden esen o tatlı kokuyu çeksem içime... Rüzgar saçlarımda ve tenimde gezinse. Saatlerce durabilirim öyle fakat gece olmalı. Sayısız gece oturabilirim o sahilde. O zaman iyi olacağıma inanıyorum işte. Tek düşündüğüm sabaha ne kadar kaldığı olmalı başka bir şey değil. Ne kadar üşüdüğümü bile umursamamalıyım veya rüzgarda dağılan saçlarımı... Yarın ne yapıcam diye düşünmeyi geç yıllar sonrayı düşünüyorum. Yıllar sonrası için bugün üzülüyorum. Hep daha iyi olmalıyım, her gün daha iyiye gitmeliymişim gibi geliyor. Geçen sene daha iyiydim, bu sene batırdım resmen diye diye kaç aydır kendimi tüketiyorum. Kafamda binlerce düşünce dolanıp duruyor ve hepsi birbirine teğet geçmek yerine çarpışıyor. Tam bir savaş alanı gibi kafamın içi. Sağ kalan düşüncelerim de yorgun düştü bedenimle birlikte. Ölenler henüz gömülmedi her an açığa çıkabilir ve ben hala nefes alıyorum fakat yaşamıyorum. Hayatımı rahat rahat yaşayamıyorum. Gün içinde en huzurlu olduğum saatler uyuduğum saatler olduğu için belki de son zamanlarda uykuya bu kadar düşkünüm. 5-6 saatlik uykuyla tüm gün ordan oraya koşturduğum günlerin yerini 8-9 saatlik uykuyla sadece derse gidip geldiğim günler aldı. Eski zamanlarımı çok arıyorum belki de düştüğüm yerden daha güçlü kalkıcam ya da daha fazla düşücem. Ne kadar yaralandığım umrumda da değil açıkçası. Bu durumun bana kazandırdığı tek olumlu şey daha fazla dayanma gücü sanırım. İlerde bu günlerimi de arayabilirim. Her şeyin farkındayım ve yine geleceği düşünüyorum. Düşünmeden edemiyorum. Yolun devamını görmeden edemiyorum, arkamdakileri de kontrol etmeden duramıyorum. Sağımda ve solumda kalan güzellikleri kaçırıyorum bu yüzden. Direksiyonu bırakmalıyım ya da dikiz aynasını söküp atmalıyım belki de. O zaman geçtiğim yerdeki güzellikleri farkedebilirim ve tadını çıkartabilirim her anın, her kilometrenin. Arada bir önümde uzanan yolu kontrol etsem yeter gibi. Beni geçip gitmelerine de izin vermeliyim bazen. Hayatın tadını çıkartmalıyım, her saniyenin. Düşen her yağmur damlasına dokunmalıyım, açan her çiçeğin kokusunda huzur bulmalıyım, kar tanelerinin havada süzülerek düşmelerini izlemeliyim... Gözlerimi bir an için kapatıp bütün hayatımı düşünmeliyim yine, düşünmeliyim fakat bu sefer gözlerimde yaşlar olmadan yüzümde kocaman rahat bir gülümsemeyle. Hafifçe gaza dokunmalıyım, diğer ayağım ise her an frende olacak şekilde kalmalı. Hızıma göre vites atmalıyım ve nerede duracağımı bilmeliyim. Sevdiklerim ise bu yoldaki emniyet kemerim olmalı, beni hayata bağlamalı. İşte şimdi hayatın tadını çıkartabilirim.



--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

-Missio - I Run to You

-EDEN - Wake up

-Blue Foundation - Eyes on Fire

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

'ELALEM NE DER?'

Eminim sizin de annenizin, babanızın, akrabalarınızın sizin çok heveslendiğiniz bir şey için, sizi engellediği zamanlar olmuştur. Çünkü '...