Ama insanlardan daha fazla soğumama sebep oldu. Yeni birileriyle tanışmak, konuşmak gelmiyor içimden hiç. Biri herhangi bir amaçla hafifçe koluma dahi dokunsa irkiliyorum ittiresim geliyor, kaçasım geliyor. O kadar kötü olmuş ki insanlar... Muhabbetleri bomboş, amaçları yok, içlerinde iyilik yok, dürüstlük desen hiç yok.
Ben biten ilişkime bile bu kadar sadıkken karşımdaki insanın yapma dediğim hatta 'Ne olursun yapma!' dediğim şeyleri yapmasına şahit oldum. Absürd olan ise kendisinin de böyle şeylerden hoşlanmadığını düşünmemdi, her şey gibi o da yalanmış demek ki.
Gece hayatını oldum olası sevemedim. Her gün boş insan gibi o bar senin bu bar benim kafam bin karış havada gezmeyi hiç ama hiç istemedim. Deneyeyim dedim senin yaptığın gibi, senin 1 kere değil 10 kere yaptığın gibi. Benim 10 olmayacaktı bunun farkındaydım. İlk ve belki de son gecemdi, o kadar çirkindi ki. O ortamda olduğunu hiç tanımadığın insanlarla çıkışta kol kola gezebilecek kadar midesiz olmanı midem kaldırmadı. Mekan da ciddi takılan 3-5 kişi vardı gerisinin amacı tek gecelik ucuz bir ilişkiydi. Asıl mesele bunun fazlasıyla ortada olmasıydı. İnsanların bakışları hep bir şey arar gibiydi, kimin eli kimin cebinde belli değildi.
Kim kimin sevgilisi, eski sevgili, arkadaşımın sevgilisi, arkadaşımın eski sevgilisi... Hiç birinin önemi yokmuş gibiydi, kızlar kucaktan kucağa geziyor ve gayet mutlu görünüyorlardı.
O an her şeyi bırakıp gidip saatlerce kusma isteği hissettim, bu benim için ilkti. Senin için ise bilmem kaçıncı. Ben nasıl bu ortamda takılabilen, bu ortamı midesi kaldırabilen bir insanla olabildim ki düşündüm, midem daha fazla kalktı. O berbat ortamda 1 dk önce tanışıp sarmaş dolaş olmak hele...
Bilmiyorum belki ben fazla ciddi düşünüyorum ama böyle yaşanmaz. Yaşamak bu değil, hayat bu değil. Eğlenilir ama kendini kaybedecek kadar saygın yoksa kendine hiç deneme bile.
Bütün gece üzerimde dolanan iğrenç bakışlar ise cabası.
Gece sonunda kafam gayet yerinde sapıtmadan çıktığım için kendimle gurur duyar bi haldeydim. Kızlar etrafa ağız dolusu küfürler savururken onların yerine ben utandım.
Millet birbirine yanaşmaya başladığı an yine bir kaçış yolu aradım. Kimseyle elim bile temas etsin istemiyordum, sanki hastalıktan kaçarmış gibi uzak durmaya çalıştıkça daha fazla çekildim bu çukura.
O çukurda seninle de karşılaşacağımı biliyordum fakat bu çukura sen kendi tercihinle atlamıştın ben ise çekilmiştim hatta bir saniye bile geçirmeden geri çıkıp kendi yuvama koşmuştum yine.
İnsanın içinde olmalı bir şey derler ya hep, çok iyi demişler bunu. Benim kendime olan saygım yanlış şeyler yapmamı engelledi. Dokunsan bozulacak karakterlerden değildim, vursan da karakterimi değiştirmezdim. Ben olmadığım biri gibi davranamazdım, ileride pişman olacağım şeyleri yapmaktan kaçınmalıydım.
Kaçındım, kaçtım; kendime sığındım.
Sizi tebrik ediyorum. O tarz yerlere gidenlerin kalitesi de niyeti de belli.
YanıtlaSilŞiirli bir merhaba!
YanıtlaSilDostluk bir çiçektir hiç solmayan
yaprağında dalında
ufacık bir leke ve kir barındırmayan
bizi kötüden çirkinden kurtarıp
doğruya iyiye güzele taşıyan
Blogunuzu izledim. Sizi de benim blogumu izlemeye davet ediyorum. Dost selamlar.
www.erhantigli.blogspot.com
Selamlar, aslında gerçekten çok farklı bir konuya değinmişsiniz.
YanıtlaSilSitenizi yeni keşfettim. Gerçekten de güzel bir site. Başarılarınızın devamını dilerim. Emeğinize sağlık.. Sizi de siteme beklerim
Ayrıca öyle ortamlarda başlayan arkadaşlıklar da oralarda bitiyor yine. Gerçeklik olgusu kayboluyor.
YanıtlaSil